Google

15 Ağustos 2007 Çarşamba

SEN VE O EŞŞSİZ GÜZELLİĞİN...

ARTIK GÖREMİYORUM SENİ VE O EŞŞSİZ GÜZELLİĞİNİ,
UMUTLARI YİTİK BİR SERSERİYİM ŞİMDİ.
HERŞEYİNİ KAYBETSEDE BU SERSERİ,
SEVECEKTİR SENİÖLENE DEK...


ARTK GÜN AĞARIR SOKAKTA AYAK SESLERİ BAŞLAR,
BİR KÖŞEDE DİLENCİ KOLTUK DEĞNEKLERİNE YASLANMIŞ EL AÇIYOR,
YA BEN,YA BEN FARKLIMIYIM O DİLENCİDEN?
YOOO .. HAYIR... BEN DE SANA KALBİMİAÇMIŞ AŞKINI DİLENİYORUM.


NE ZAMAN BİR GEMİ KALKTIĞINI GÖRÜRSEM O LİMANDAN,
NE ZAMAN BİN MENDİL SALLANDIĞINI SEYREDERSEM,
BİR HÜZÜN KAPLAR TAA İÇİMİ;
ÇÜNKİ SENİDE BİR GEMİ AYIRMIŞTI BENDEN.


SEN GİTTİKTEN SONRA HİÇ BİR SEVGİLİM OLMADI İNAN,
SENİN BIRAKTIĞIN GİBİ DURUYORUM HEP;
AMA...AMA BİRSEVGİLİBULDUM KENDİME: MEYHANECİ
HER GÜN O SUNİ SEVGİLİYE GİDİYOR VERDİĞİ ZEHRİ BUSELİYORUM...

GEÇMİYOR SENSİZ DEĞİL AYLAR ,HAFTALAR,GÜNLER...
ZAMAN DENEN ŞU UĞURSUZ ÇARKI DÖNDÜRMEK İSTİYORUM TÜM HIZIYLA,
DÖNSÜN DÜNYA AKSIN ZAMAN VE BİZ YİNE BERABER OLALIM...
İŞTE SEN GİTTİKTEN SONRA BENDE BIRAKTIĞIN ACI HATIRALARIN;
KALEMİMDEN DÖKÜLEN GÖZYAŞLARIDIR BU SATIRLAR......

7 GÜN AĞAÇTA YAŞAMAK....

1 hafta ağaçta yaşadıOrmanda aç timsahtan kaçan Avustralyalı ağaca çıktı. Timsah gitmeyince tam 7 gece bekledi. Avustralya'da timsahlardan korkarak 2.5 metrelik bir ağaca tırmanan adam, 1 hafta orada kalınca gündeme damgasını vurdu. Atıyla ormanda gezinti yaparken bataklık bir alanda timsah yuvasının ortasına düşen David George (53), soluğu ilk gördüğü ağacın tepesinde aldı. Timsahların ağacın altından ayrılmaması üzerine, 7 gecesini orada geçirerek kurtarılmayı bekledi. Korku dolu macera, helikopterli kurtarma ekiplerinin kendisini görmesiyle sona erdi. George, 7 gün boyunca yanında bulunan sandviçleri yedi.

FUTBOL FEDERASYONU VE EYYAMCI BİR HAKEM

TRABZONSPOR- Sivasspor maçı Futbol Federasyonu için bir şans oldu. Çünkü yıllardır eyyam yapan Türk hakemleri ve Futbol Federasyonu, Galatasaray- Fenerbahçe maçından sonra artık doğruyu bulacaklardır.Türk futbolunda eğer o maçı milat kabul edersek, futboldaki şiddeti önleyebiliriz.O maç dahil, öncesini kaşımayalım. Mesela o karşılaşmayı yöneten Bülent Demirlek, o maçı yarıda bırakması gerekirken, bitirdi.Ama Trabzon’da 30 saniye kala maça çıkmadı.Hakemlerimiz de Federasyonumuz da, Disiplin ve Tahkim kurullarımız da yavaş yavaş eğitiliyorlar. Tahkim kurulları yıllarca bütün cezaları indirdi ama Galatasaray- Fenerbahçe maçındaki cezayı indirmedi. Trabzonspor’a ders olacak bir ceza verilirse ve Tahkim’de indirilmezse, bundan sonra çok az maçta olay çıkar. Kimsenin gözünün yaşına bakmayacaksın. Ama bu arada hakemlerinizi de eğiteceksiniz.Bir FIFA hakemini düşünün. Trabzonspor- Sivasspor maçında 9 tane sarı kart kullanıyor, hala kırmızıya dönememiş. Bu şunu gösterir. Ya sarıları yanlış kullanıyorsun ya da eyyam yapıp kırmızıya dönemiyorsun. En fazla 4 sarıdan sonra kırmızıya dönemezsen, o sarıları sana mor olarak yedirtirler, Trabzonspor maçında olduğu gibi. Sivasspor Balili’yi oyuna alıyor, Trabzonspor ise Ayman’ı. Ey Demirlek kendine hiç sormadın mı, "Balili ile Ayman niye sonradan oyuna giriyor? Niye Trabzonspor, Balili oyuna girdikten sonra Ayman’ı sahaya sürüyor?"Düşünemedin değil mi? Düşünemezsin. Zaten düşünemediğin için maç o hale geldi. Daha ikisi karşı karşıya geldiği ilk pozisyonda, taç çizgisi üzerinde kontak noktası başladı. Ama sen hala fark edemedin. Her şey bir yana, Ayman’a kırmızıyı çaksaydın, yine de o maç biterdi. Hakemlik eline düdüğü alıp sahaya çıkmak değildir. Düdük dudakla değil, beyinle üflenir.Topla çok oynarsanLİNCOLN tekmeden sakatlanmadı. Bir futbolcu topla çok oynuyorsa, ona mutlaka müdahale edilir. Futbolun doğası budur. Hemen ’yıldız futbolcular korunmalı’ diye sesler yükselmeye başladı. Yıldız futbolcu, o maçta üst düzey oynayan futbolcudur. Yani, futbolcuların yıldızı maçına göre değişir. O gün çok iyi oynayan futbolcuyu herkes durdurmak ister. Onun için de yıldız futbolcu diye bir kavram yoktur. Ve hakemlerin görevi bütün futbolcuları aynı şekilde korumaktır.Alt yapımız çok eksik...SORUN Lucescu’ya, Zico’ya, Daum’a... Türkiye’nin en üst düzey takımlarında oynayan futbolculara şut idmanında topa vuruluş tekniğini anlatmışlar mı, anlatmamışlar mı?Ben hiç sormadım. Eğer anlatmadık diyorlarsa, istediğiniz her türlü cezaya razıyım. Türk futbolcusu eğitim açısından hala zayıf. Ama bizim teknik adamlarımız hala iyi eğitim verildiğinden bahsediyorlar.Ben de diyorum ki, Türkiye’de kulüplerimizin alt yapılarında, torpille gelmiş yüzlerce antrenör var. A takımını çalıştıran bir teknik adam, vasat da olsa işi kurtarır. Ama ufak çocukların başına o ülkenin en üst düzey teknik adamlarını görevlendirirseniz, futbolda bir yere varırsınız.Yasal markajBİZİM gençliğimizde öyle fazla özel araçlar yoktu. Büyük şehirlerde bile özel arabası olanı elle gösterirlerdi. Dolmuşlar station model Amerikan arabaları... Minibüs yok gibi. Genelde belediyenin otobüslerine biniyoruz.O zamanlar bu otobüsler tıklım tıklım. (Hoş şimdi de aynı). Bu otobüslerde fortçu diye tabir ettiğimiz, kadınlara sürtünerek keyif alan sapık tipler vardı. Bunlar, hani bir film var ya, Dar Alanda Kısa Paslaşmalar, aynen onun gibi, ani hareketlerle bayanların arkalarına geçiyordu. Ve onlarla yapışık biçimde seyahat ediyorlardı. Genelde bayanların bazıları tavır koyuyorlardı ama, Allah var, hoşlananlar da vardı. Çünkü yüz ifadelerinden bunu anlayabiliyordunuz.Aslında dar alanda bu kadar yakın temastan hoşlanan hiçbir futbolcu olmaz. Çünkü futbolcu geniş alan ister, baskı yemek istemez. Ama maalesef bizim futbolcular fortçuluğu sevmiyorlar. Hepsinin en sapık biçimde, oyun kuralları içerisinde fortçu olmaları gerekir. Çünkü bütün dünyada defans böyle yapılıyor. Hiçbir forvet elemanına yarım metre mesafede duramazsın. Çünkü o, bu yarım metre mesafeyi avantaj sayarak, senden evvel ayağını yere basarak, senden fazla yükselir ve kafayı çakar. Topu da ağlarında görürsün. Aynen Fenerbahçe defansının yaptığı gibi. Fortçuluk belediye otobüslerinde ne kadar ahlaksızca, terbiyesizce bir uygulama olsa da futbolda inanılmaz derecede yasal ve gol yememek için faydalı bir uygulamadır. Otobüsteki ile sahadakinin biraz farkı vardır. Birinde rakibe arkadan baskı yaparsın, diğerinde ise yandan.Ne olduğunu gördükUMUR Talu, bana ve Rıdvan’a (Dilmen) sallamış. Olabilir. Ona göre Beşiktaş-Konyaspor maçında büyük pozisyonlar varmış, biz görememişiz. Ne şutlar atılmış, ne kombine akınlar yapılmış. Allah’tan iki takımın teknik direktörleri Sağlam’lar maçtan sonra açıklama yaptılar da neyin ne olduğunu gördük. O maçtaki iki kalecinin Kocaelispor alt yapısından geldiğini bana biri sufle vermiş, ben de öyle yazmışım. Gazeteciler çok zaman sufle alarak doğruyu yazarlar. Yoksa Umur Talu’nun herhalde sufle almadan yazdığı gibi ben Güneşspor’dan değil, Gençlerbirliği’nden yetiştim. Çünkü doğru haber vererek gazetecilik yapmak için her türlü bilgiye, istihbarata ve sufleye açığım.Ellerim kırılsınİYİ hatırlıyorum, yıllarca İstanbul susuzluktan kıvrandı. İki günlük, üç günlük, hatta bir haftalık kesintiler vardı. Susuzluktan o zaman şehri terkedenlere bile rastlanıyordu. Nüfus da 8-9 milyon civarındaydı. Tayyip Erdoğan belediye başkanı oldu, İSKİ’nin başına da Prof. Veysel Eroğlu’nu getirdi. Ondan sonra İstanbul’da su konuşulmadı. Hatta şu anda Caddebostan ve Haliç’te denize girebiliyorsunuz. Eskiden yanından geçemezdiniz. Sonra Veysel Eroğlu DSİ’nin başına getirildi. Şu anda Türkiye’de, Ankara’dan başka su sıkıntısı konuşulan bir şehir yok. Melih Gökçek ve Veysel Eroğlu’nu ayrı ayrı televizyondan izliyorum. Ankara’da üç dönem görev yapan bir Belediye Başkanı, susuzluğun kabahatini başka taraflara atıyorsa eğer, böyle belediye başkanına bir daha oyumu vermem. Çünkü, şu anda Ankara ile İstanbul’un su rezervleri arasında fazla bir fark yok. Çok iyi çalışılırsa, kasımın ortasında Kızılırmak’tan su gelir. Bu sefer Melih Gökçek kendi oyunu ile tuş oldu. Kimseye de bir şey anlatma şansı kalmadı. Ama Gökçek, hep tek başına top oynamak ister. 5-6 kişiye çalım atarak gol atmaya çalışır. Takım oyununu sevmez. Futbol Federasyonu Genel Kurulu’ndaki seçimden sonra Haluk Ulusoy: 1 - Tayyip Erdoğan: 0 başlığını attıran en büyük aktör Melih Gökçek’ti. İki seçim CHP’ye vermiştim, "Ellerim kırılsın bir daha Deniz Baykal’a vermeyeceğim" demiştim, vermedim. İki seçimde de Melih Gökçek’e oy verdim. Ellerim kırılsın, gelecek seçimde belediye başkanı adayı olursa, ona oy vermeyeceğim.Not: Türkiye’de mutlak surette bir Su Bakanlığı kurulmalı. Çünkü, su işinde zorlanan ülkelerden gelen Su Bakanları, karşılarında bu işten anlayan bir bakan istiyorlar. DSİ bizde Genel Müdürlük. Madem susuzluk artık Türkiye için bir tehdit, o zaman var olan su imkanlarımızı kullanmak için çok iyi organizasyon lazım. Bu mücadele de Genel Müdürlük kademesinde verilmez.

MAÇLARIMIZ D-SMART TA

Dev şölen D-Smart’ta 15 Ağustos 2007
Temsilcilerimizin Şampiyonlar Ligi heyecanı bu akşam D-Smart’ta ekrana gelecek. F.Bahçe-Anderlecht maçı saat 21.00’den itibaren D Spor, Zürih-Beşiktaş randevusu da saat 21.15’ten itibaren D-Smart 42. Kanal’daki Beşiktaş TV’den yayınlanacak.TÜRK futbolunun devleri Fenerbahçe ile Beşiktaş’ın bu akşam Şampiyonlar Ligi 3. Eleme Turunu’nda verecekleri sınavlar D-Smart’ta...Geçen sezon Avrupa’da istediği sonucu alamayan F.Bahçe, Belçika temsilcisi Anderlecht karşısında İstanbul’daki ilk randevuda avantajlı bir skor elde etmek istiyor. Sarı lacivertlilerin, saat 21.00’de başlayacak Şampiyonlar Ligi 3. ön eleme turu ilk maçı sadece D-Smart 41. kanalda yayın yapan D Spor’da ekrana gelecek. Maç öncesi ve sonrası ile perde arkası ve tüm bilinmeyenleri ile D Spor’da.21.15’te Beşiktaş TV’deBeşiktaş’ın FC Zürih ile İsviçre’de girişeceği Şampiyonlar Ligi 3. Eleke Turu ilk randevusu da D-Smart ile futbolseverlerle buluşacak. Moldova temsilcisi Sheriff önünde destan yazan Beşiktaş, gruplar için son engeli de geçme arzusunda ve Zürih’te ikinci maç için avantajlı bir skor peşinde koşacak. Saat 21.15’te başlayacak bu mücadele de D-Smart 42. kanalda yayın yapan Beşiktaş TV’de ekrana gelecek.

ZİRVE AŞKINA...

Zirve hırsıAsbaşkan Miraboğlu, bu hafta Konya'yı da yeneceklerini belirtti ve ekledi: Bu takım zirveyi fazlasıyla hak ediyor. Kayserispor'da lige iyi başlamanın sevinci var. Vestel'i yenen sarı-kırmızılı takım ligde lider olmak amacında. Asbaşkan Şaban Miraboğlu, "Konyaspor'u da yenecek güçteyiz. İç ve dış sahada galibiyet serisi yakalamak ve lider olmak istiyoruz. Çünkü bu takım zirveyi hak ediyor" dedi. HEDEFİ İNGİLTERE Vestel
Manisa'ya attığı golle dikkatleri üzerine çeken başarılı oyuncu Mehmet Topuz, Kayseri'de mutlu olduğunu ifade ederek şöyle konuştu: "Kayseri'den gitmeyi düşünmüyorum. Bu sene büyük başarılar kazanacağız. Hedefim İngiltere'de futbol oynamak."

14 Ağustos 2007 Salı

HIZLI GONZALES

http://www.youtube.com/watch?v=VLb6KEC1m88

KADİR İNANIR SEVENLERİNE....

Yoğun talep beni kabadayı yaptı
Yeşilçam'ın en sert bakışlı oyuncusu Kadir İnanır, uzun aradan sonra "Kuzey Rüzgarı" adlı diziyle ekranlara döndü.
Yeşilçam’ın en sert bakışlı, en kabadayı ismi Kadir İnanır, uzun aradan sonra "Kuzey Rüzgarı" adlı diziyle ekranlarda. Sevenlerinden gelen istek üzerine yine bir kabadayıyı canlandırdığını söyleyen usta oyuncu, "Sokakta kimi görsem, bu tarz bir film yapmamı istedi. Sonunda ’Hadi bakalım, yapalım’ deyip işe giriştim" diyor.
Uzun bir aradan sonra "Kuzey Rüzgarı" dizisiyle ekrana döndünüz. Projeden biraz söz eder misiniz?
- Dümdüz bir hikaye ele alırsınız; mesela bir adamla bir kızın aşkı... Konu onların çevresinde akar gider. Ama bu dizi öyle değil. Büyük sahnelere gebe ve sözünü ettiğim o sahnelerin birtakım teknik zorlukları var. Dizi kalitesi Türkiye’de çok üst çizgilere tırmandı. Artık bunun altına düşülemez. Düştüğünüz zaman da izleyicide bir burukluk olur. İşte biz o çizgiyi zorlamaya çalışıyoruz. Estetik ve görsel yanı çok konuşulacak, bundan eminim.
n "Kuzey Rüzgarı" son dönemde çekilen töre ve aşiret dizilerinden de çok farklı...
- Bence sözünü ettiğiniz o diziler, bir akımdır. Dünyada da görülür bunun örneği... Belli bir dönem belli türde projeler arka arkaya gelir. Sonra modası geçer. Biz ise bildiğimiz hikayeleri farklı bir gözle, farklı bir estetikle anlatabilme kaygısı taşıyoruz. Deneyimli bir yönetmenle çalışıyoruz. Kendisi prodüksiyonda hiçbir şeyi esirgemeyeceğini söyledi.
n Gelelim canlandırdığınız kabadayı karakterine...
- Yarattığım karakter zaten bana hiç yabancı değil. Ben bu karakterin benzerlerini sinemada birçok kez canlandırdım. Dolayısıyla dizide anlatılan dünyayı, bu dünyanın insanlarını, mahallenin ya da şehrin kabadayılarını çok iyi bilirim. Haksızlıklara başkaldıran, herkesin sığındığı, sözünün saygıyla karşılanıp uygulandığı karakterlerdir bunlar... Tanrının gönderdiği bir misyon üstlenmiş gibidirler...
n Teklife "evet" deme nedeniniz neydi? Senaryo mu çok hoşunuza gitti yoksa "kabadayı"yı oynamayı mı özlediniz?
- Böyle bir projede geniş bir kadro çalışır, büyük bir prodüksiyon söz konusudur. Dolayısıyla güvenilir bir ekip olması çok önemlidir. "Kuzey Rüzgarı"nda ben hem ekibe hem de senaryoya inandım. Ayrıca bana yeniden böyle bir karakteri canlandırmam için çok talep geldi. Sokakta kimi görsem, bu tarz bir film yapmamı istedi. Gelen e-mail’ler de o yöndeydi. Sonunda "Hadi bakalım, yapalım" dedim. Üstün bir gayretle çalışıyoruz. Görevimizi yapıp, sunacağız. Takdir halkın, izleyenin... Büyük emek harcıyoruz, Allah utandırmasın.
n Kadir İnanır hayranları bu diziyi izlerken şaşırmayacak, karakterinizi yadırgamayacak yani...
- Çok şaşıracaklarını sanmıyorum. Umarım severler ve herkes emeğinin karşılığını alır.